Yer Altından Gelen Şifa:Termal Tedavi

 

Yer Altından Gelen Şifa:Termal Tedavi

Kaplıca uygulamaları açısından Avrupa’nın en iyi 3.üçüncü ülkesi olan Türkiye’de zengin yer altı kaynakları hastalara şifa dağıtıyor. Her yıl Türkiye’de 10 milyon kişi termal sularla hastalıklarına çare arıyor.

Türkiye’de termal tedavi ile şifa bulmak uzun bir tarihe sahip. Anadolu’da şifalı sulardan Hititler döneminden itibaren faydalanıldığı biliniyor. Tüm termal kaynaklar, yer altındaki suyun ısınarak toprağı itmesi ve topraktaki minerallerle birlikte yeryüzüne çıkmasıyla oluşuyor. Suyun termal olabilmesi için ise bin gramında en az bir gram mineral olması gerekiyor. Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki kaynaklar, yer aldıkları toprağın mineral yapısına göre değişen özellikler taşıyor. Örneğin su, kalsiyum yataklarının bulunduğu yerde kalsiyum ağırlıklı, denize yakın yerlerde ise klorlu çıkıyor. Bunların hepsi de farklı tedavilerde kullanılıyor; kükürt ağırlıklı su cilt hastalıklarına iyi gelirken, sodyum bikarbonatlı su romatizmal hastalıklara çare oluyor. Türkiye’de var olan bin 300 dolayındaki farklı termal kaynak da bu haliyle pek çok sorunun çözümünde hastalara umut kaynağı.

Hangi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor?

 

Bu tedavi yelpazesinde romatizmal hastalıklar, en fazla bilimsel kanıt olan tedavi edici hastalık grubu arasında. Kaplıca tedavisi, hemen hemen bütün romatizmal hastalıklarda artık bilimsel tedavi rehberlerine de girmiş durumda. Diğer bir tedavi alanı ise dermatoloji denilen cilt hastalıkları grubu olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle sedef, egzama, dermatit ve akne dediğimiz belli başlı kronik cilt sorunlarında kaplıca tedavisi etkili oluyor. Uzmanlar kaplıca tedavisinden hemen hemen bütün sistemik hastalıklarda faydalanılabileceğini söylüyor. Yapılan çalışmalarda akciğer, kalp-damar, dolaşım ve  metabolizmal (diyabet, hiperlipidemi) hastalıkların tedavisinde kaplıcadan faydalanılabileceği yönünde. Bazı rahatsızlıkları olan insanlarda ise termal tedavi uygun olmuyor. Bunların başında akut ateşli, iltihaplı rahatsızlıklar geliyor. Yine bazı organ yetersizliği hastaları da kaplıcalardan faydalanamıyor.

Termal tedavi ve fizik tedavi nasıl birleşir?

Termal tesislerde ?tedavi? işlevi yüksek olduğu için bu amaca uygun olarak kurulmuş ve organize olmuş olması gerekiyor. Çünkü tedavi, belirli bir süre bu merkezlerde kalmayı gerektiriyor. Bu süre 10-15 gün, 3 hafta ve bazen 4 haftaya kadar uzayabiliyor. Özel bir program dahilinde kişi, tesisteki termal mineralli suları, bazen de çamurları kullanıyor. Aynı zamanda da yine hastalığa bağlı ya da o kaplıca tesisinin olanaklarına bağlı olarak kişiye egzersiz, diyet, sağlıklı beslenme eğitimi, iklim tedavisi gibi yöntemlerin kombine kullanımı sağlanıyor. Uzmanlara göre hasta, kaplıcayı kullandığında genel bir iyileşme oluyor ve ilaçların etkisi yüzde 100’e kadar artıyor. Fizik tedavide vücut ağırlığının üçte ikisi sudan oluştuğu için normal şartlarda yürüyemeyen hastaların suyun içerisinde daha rahat hareket ettikleri de bir gerçek. Özel kaldıraçlarla havuza transfer edilen hastanın yürüdüğünü görmesi, kendisini motive ediyor. Bunun yanında termal suların şifa özelliği de devreye girince tedavi olumlu sonuçlar veriyor. Fizik tedavi yönteminin ilaçlarla ve kaplıcayla birlikte uygulanması etkinin artmasını ve hastanın sağlığına kavuşmasını hızlandırıyor. Yani kaplıca tedavisi, hastanın tedavi basamaklarından biri.

Kaplıca seçerken nelere dikkat edilmeli?

Türkiye’de coğrafi yapısı ve iklimi dolayısıyla çok sayıda kaplıca bulunuyor. Araştırmalara göre kaynak zenginliği açısından Türkiye, dünyadaki ilk 7 ülke arasında yer alıyor. Bir bakıma Türkiye termal turizmin cenneti olarak adlandırılıyor. Ancak bu cennetten faydalanmak için termal tedavi sırasında dikkat edilmesi gereken unsurları bilmek gerekli. Öncelikle tedavi için seçilecek bölgenin suyunun hangi hastalık için iyi geldiğini tespit etmek lazım. Sonra da çevrenin gürültüsüz ve dinlenmeye müsait bir yapıya sahip olup-olmadığına bakmak gerekiyor. Diğer taraftan Sağlık Bakanlığı tarafından izin verilmiş, ruhsatlandırılmış bir tesisi seçmek oldukça önemli. Bu anlamda kaplıcalarda hijyen çok önemli. Herkesin kullandığı havuzların hijyenine dikkat edilmeli. Kişilerin rahatsızlıkları farklı olduğu ve bulaşıcı risk de taşıyabileceği için en çok üzerinde durulması gereken bölüm bu. Seçilen kaplıcada her türlü rahatsızlığa anında müdahale edilebilmesi için Acil Müdahale Birimi ve gerekli tıbbi aracın da bulunması gerekiyor. Ayrıca tesislerin insan gücü, yani fizik tedavi uzmanlarını bünyesinde barındırması önem arz ediyor. Yine tedavide kullanılan cihazların eksiksiz olarak bulunması da bir diğer unsur.

Türkiye’de bin 300 termal kaynak var. Peki hangi kaynaklar nerede? Nasıl gidilir, kaplıca hangi hastalığa iyi gelir?  Bu soruların cevaplarına ışık tutmak adına Türkiye’deki önemli kaplıcaları sizler için derledik…

İZMİR:

Agamemnon Kaplıcaları
İzmir’in Balçova ilçesinde olan bu kaynağın suyu 90 dereceye kadar çıkıyor. Çocuk romatizmaları, kireçlenmeler, inflamatuar romatizmal hastalıklar, yumuşak doku romatizmaları ve bel boyun ağrılarına tedavi uygulanan kaplıcada ayrıca içme kürü ve ploidoterapi de uygulanıyor.

Güzellik (Geyiklidağ) Ilıcası
İzmir ili Bergama ilçesine 4 kilometre uzaklıkta bulunan bu ılıca, Pergamon Kralı Eumenes zamanında kurulmuş. Tarihte Eskülap Banyoları ismi ile tanınan bu kaplıcada Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın Bergama’yı ziyaretinde yıkanarak şifa bulduğu söyleniyor. Kaynakta kubbeli hamam ve iki mermer havuz bulunuyor ve suyun sıcaklığı 35 derece olup, sodyum bikarbonat ve sülfat içeriyor. Yüksek radyoaktivite içeren kaplıca suyunun romatizma, nefralji ve kalp rahatsızlıklarına iyi geldiği, ayrıca kaplıca suyunun yağlı deriler ve seboraik deriler üzerinde hücre yenileyici özelliği olduğu söyleniyor.

AYDIN:

Gümüş Ilıcası
Sıcaklığı 40-41 derece dolaylarında olan Gümüş Ilıcası Germencik-Ortaklar köyü yakınında. Gümüşdağı eteklerinden yer yer granit kayaları arasından kaynayan sıcak sular birleşerek bir dere halinde akıyor. Kaynak suyunun karaciğer, safrakesesi, kadın hastalıkları ve deri hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor.

Kızıldere Ilıcası
Aydın ili Buharkent ilçesi sınırları içerisinde, Aydın-Denizli karayolu üzerinde yer alan Kızıldere Ilıcası, en yakın yerleşim yeri olan Kızıldere Köyü’ne 5 kilometre mesafede. Kaplıca suları romatizmal hastalıklar, kronik bel ağrıları, kireçlenme, iltihaplanma olmayan eklem hastalıkları, sebebi belli olmayan yumuşak doku hastalıkları, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir cerrahi sonrası uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmaları, beyin rahatsızlıkları ve sinir sistemi gibi hastalıkların tedavisi, stres bozukluğu ve spor yaralanmalarına karşı tamamlayıcı tedavide kullanılıyor. Sıcaklığı ise 102 derece.

DENİZLİ

Pamukkale
Yaklaşık 400 metre yükseklikteki Pamukkale travertenleri yakınında bulunan antik Hierapolis kenti kalıntılarının çevresinde yer alan kaplıcanın suyu 33-35.5 derece arasında bir sıcaklığa sahip ve bikarbonatlı acı maden sularından oluşuyor. Pamukkale maden sularından sindirim sistemi, solunum, dolaşım ve romatizma hastalıklarının tedavisinde yararlanılıyor.

Tekkeköy Kaplıcası
Sarayköy ilçesi Tekkeköy yakınında. Sarayköy’e uzaklığı 20 kilometre olan bu kaynakta, çeşitli yerlerden sıcak sular kaynıyor. Sıcaklığı ise 80 dereceyi buluyor. Roma devrinden kalma hamamı, havuzu, soyunma yeri olan kaplıcada romatizma, deri, kadın hastalıkları ve idrar yolu rahatsızlıkları tedavisi uygulanıyor.

KÜTAHYA

Yoncalı Kaplıcası Ve Çamur Suları<br> Kaynak çıkış sıcaklığı 40-44 derece olan su, kemik erimesi (osteoporoz) rahatsızlıklarında yardımcı tedavi unsuru olarak kullanılıyor. Su yoğun olarak florür içerdiği için kemiklerin ve dişlerin kuvvetlenmesini sağlıyor. Romatizma, kireçlenme, kemik kaynaması ve siyatik tedavisinde de yan unsur olarak kullanılıyor. Kütahya Tavşanlı karayolu üzerinde 17’inci kilometrede bulunan Yoncalı, Kirazlı Dağı eteklerine kurulu.

ÇANAKKKALE:

Hırdırlar Kaplıcası
Yenice ilçesine bağlı olan Hamdibey bucağının batısında (Tahtalıdağ’ın güney batısında) Hırdırlar Köyü’nde bulunuyor. Çamur banyosu olarak kullanılan suyun sıcaklığı 41 derece.

İSTANBUL:

Tuzla Kaplıcaları:
Kentin en doğusundaki Tuzla İlçesi’nde bulunan bu kaplıca İstanbul’daki tek gerçek kaplıca. Tuzla İçmeleri mineral kaynak suları 1300’lü yıllardan beri insanlara şifa dağıtıyor. Burada İnsalasyon Kürü, İyi Düşünme Kürü, Nefes Soluma Kürü, Reflekso Terapi Kürü, Koku Kürü gibi pek çok uygulama var.

SAKARYA:

Kil Hamamı
Taraklı ilçesine bağlı bu termal kaplıca, şu anda özel bir kurum tarafından işletiliyor. Suyun sıcaklığı 41 derece olan kaynak, kronik kas ve iskelet hastalıklarının tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılıyor.

YALOVA:

Yalova Termal Kaplıcası
Türkiye’nin en büyük ve önemli kaplıcası olan Yalova Termal, il merkezine 12 kilometre uzaklıktaki Termal ilçesinde faaliyet gösteriyor. Karaciğer, safra kesesi, deri hastalıkları, kadın hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklar, idrar yolları, romatizma tedavisinde kullanılan suyun sıcaklığı 55 ? 60 derece arasında.

BURSA:

Oylat Kaplıcaları:
Bursa-İnegöl’ün 27 kilometre güneyinde, Uludağ eteklerinde 840 metre yükseklikte yer alıyor. Oylat Kaplıcaları, suyunun özellikleri bakımından dünyada 2?nci sırada bulunuyor. Su sıcaklığı 40 derece olan kaynaktan özellikle ağrılı sinir hastalıkları olanlar faydalanıyor.

Çelik Palas
Bursa kaplıcaları içinde en ünlüsü. 45 derecelik su sıcaklığı ile Çekirge semtinde bulunan Çelik Palas, zengin kimyasal madenler içeriyor. Kaynağın suyu bolca radyoaktivite içerdiğinden özellikle kadın hastalıklarına, romatizmaya, idrar yolları enfeksiyonuna ve cilt rahatsızlıklarına iyi geliyor.

Kükürtlü Kaplıcası
Su sıcaklığı 65 derece olan bu kaynak Uludağ Üniversitesi bünyesinde hizmet veriyor. Kaynak suyunun karaciğere, cilde ve romatizmalara iyi geldiği söyleniyor.

Karamustafa Ilıcası
Osmanlı döneminde yaptırılan eserlerden biri olan bu ılıca 50 derecelik su sıcaklığına sahip. Bunun yanı sıra radyoaktif özelliğinin, kadın hastalıkları ve kısırlık tedavisinde etkili olduğu söyleniyor. Bursa kaplıcaları içerisinde bol sodyum ve karbonatlı içeriği ile en fazla radyoaktivite oranına sahip yer yine burası.

KOCAELİ:

Ilıca
Gölcük Belediyesi’nin yakın bir tarihte tesis kurarak işletmeye açtığı Ilıca Kaplıcaları’nın sularında mineral tuz ve element minerallerinin değerleri oldukça yüksek. Bu da özellikle hücre metabolizmasını hızlandırıp, çevreden gelen zararlı toksinlerden dokuyu arındırmaya yarıyor. Topraktan 32 derece olarak çıkan su ısıtılarak 38 dereceye yükseltiliyor ve bu su romatizma, deri hastalıkları, kadın hastalıkları, solunum yolu rahatsızlıklarının tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılıyor.

Maşukiye
Maşukiye’de yer alan bu kaynakta, saniyede 0,5 lt civarında çıkan suların sıcaklıkları 20 derece. Denizden 50 metre yükseklikte olan kaynak, cilt ve mide hastalıklarının tedavilerinde kullanılıyor. Kükürtlü bir yapıda olan suyun içinde az miktarda bromür ve iyodür iyonları var.

ADANA:

Bahçe-Haruniye Kaplıcası
Haruniye Kaplıcası, Osmaniye’de Düziçi ilçesinin 15 kilometre kuzeyinde, Kuşçu Köyü sınırları içinde Düdül Dağı eteklerinde yer alıyor. Su sıcaklığı 32 derece olan kaplıcada kalsiyum, magnezyum, sülfür, sülfat, bikarbonat bulunuyor. Ayrıca radyoaktif özelliğe sahip olan kaynak, romatizmal hastalıklarda, deri hastalıklarında, kadınsal hastalıklarda, sinirsel sorunlarda ve mide-bağırsak sorunlarında tedavi maksatlı kullanılıyor.

ANTALYA

Ilıcaköy Sinat Deresi Ilıcası
Ilıcaköy’e Gazipaşa-Alanya yolundan 26 kilometre uzaklıkta. Kükürtlü, bikarbonatlı, kalevi bir suya sahip olan kaynağın sıcaklığı düşük. Cilt hastalıklarında, romatizmalarda ve kadın hastalıklarında etkileri görülüyor.

HATAY

Dörtyol-Erzin (Yeşilkent) Ilıcası ve İçmeleri
Erzin İçmesi, Dörtyol İlçesi Yeşilkent sınırları içerisinde. İçme kaynağının 1,5 kilometre doğusunda ise Erzin Ilıcası yer alıyor. Ilıca suyu toprak kalevili, acı, bikarbonatlı bir su; ayrıca sıcaklığı 30 derece civarında. Sindirim sistemi hastalıkları, böbrek, idrar yolları hastalıkları ve metabolizma bozukluklarına yararı görüldüğü söyleniyor.

Reyhanlı Kaplıcası
Reyhanlı bölgesinde özellikle Hamamat Kaplıcaları, bol klorürlü suları ve mineralleriyle en çok tercih edilen kaplıca bölgesi. Hatta Hamamat Kaplıcaları’nın su özellikleri sadece Hindistan’da yer alan bir kaplıcada bulunuyor. Su, boyun fıtığı, kadın hastalıkları, romatizmal eklem ağrıları, deri ve cilt hastalıkları, safra kesesi ve böbrek taşı rahatsızlıklarının tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılıyor. Tesisler ise Reyhanlı Karayolu’nun 24 kilometresinde.

BOLU:

Küçük Kaplıca
Karacusu bölgesinde, Abant’a 40 kilometre, şehir merkezine 5 kilometre uzaklıkta Seben Dağı eteklerinde Bolu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde Küçük Kaplıca bulunuyor. Su sıcaklığı 40-46 derece olan kaynakta banyo olarak romatizmal hastalara, içme hastalıkları olarak da bağırsak hastalıkları, safra yolları, karaciğer ve mide rahatsızlıklarının şifası dağıtılıyor.

Büyük Kaplıca
Bolu’nin 4 kilometre güneyinde, Karacasu bölgesinde. 45 derece suyunda romatizmal hastalıklar banyo kürü ile tedavi ediliyor.

AFYON:

Hüdai Kaplıcaları
Afyon-Antalya karayolu üzerinde yer alan kaplıcanın suyu 68 derece. Banyo dışında, içme kürü de uygulanan kaynak, çamur tedavileri konusunda en tanınmış kaplıcalardan biri.

Sarıkaya Kaplıcası
Sarıkaya ilçesindeki kaplıca 48 derece sıcaklıktaki suyu ile mevrit, nevralji, kronik romatizmal hastalıklar, kırık çıkık sekelleri, kadın hastalıkları gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor. Günde 5 bin 700 kişiye hizmet veriyor.

Boğazlıyan Bahariye Kaplıcası:
Boğazlıyan ilçesine 4.5 kilometre uzaklığındaki Bahariye Köyü yakınlarında yer alıyor. 32 derece sıcaklığındaki suyu var. Kuyuların bulunduğu düzlükte 28 derece sıcaklığında bir de gölet oluşturuyor. Bu suyun romatizmal hastalıklar, kırık çıkık sekelleri ve kadın hastalıkları için kaplıca tedavisinde kullanılabileceği biliniyor.

ANKARA:

Kızılcahamam Kaplıcaları:
50-51 derece sıcaklığındaki bu suların karaciğer, böbrek, mide, bağırsak rahatsızlıkları, solunum yolları, deri hastalıkları, kalp ve kan dolaşım rahatsızlıkları, bazı kadın hastalıkları ve çocuk hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Kızılcahamam Kaplıcaları’nın tesisinde Fizik Tedavi Enstitüsü de yer almakta.

Ayaş Kaplıcası:
Ankara-Beypazarı karayolu üzerinden 85’inci kilometreden güney yönüne ayrılan yolu 5 kilometre izleyerek ulaşılabilir. Ayaş Kaplıcası, kür merkezi niteliğinde fakat termal banyo kürü olarak kullanılmaya gayet uygun. Bu şifalı suyun sıcaklığı 50 derece. Tüm romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılmakta. İçme suyu olarak ise karaciğer, mide, barsak, safra kesesi rahatsızlıklarında kullanılıyor.

Haymana Kaplıcaları:
Dünya sıralamasında ikinci sırada yer alan Haymana Kaplıcaları, 45 derece sıcaklığı ile romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, nevralji, solunum yolu, kadın hastalıkları, sinirsel ve kas yorgunluğu hastalıklarına iyi geliyor. İçildiği takdirde mide, karaciğer, safrakesesi ve pankreas üzerinde olumlu etki yapıyor.

BALIKESİR:

Gönen Kaplıcaları
Balıkesir’de Gönen ilçe merkezine 300 kilometre uzaklıkta. Termal sıcaklığı 51 ile 78 derece arasında değişen Gönen Kaplıcaları kadın hastalıkları, felç, mide ve 12 parmak ülseri, hazımsızlık, safra kesesi tembelliği, kalın bağırsak spazmları, her çeşit romatizma, kireçlenme, ruhsal sıkıntılara bağlı ağrı ve huzursuzluklara iyi geliyor.

Termal kürler:

-Termal banyo kürleri
İnsan vücudununkine yakın, 35-38°C aralığında sıcaklığa sahip olan maden suları ile yapılır. Genelde önerilen belli zaman aralıklarında termal su ile dolu bir banyo küvetine veya havuza girilerek gerçekleştirilir.

-Termal buhar kürleri
Vücut sıcaklığının üzerinde olan sıcaklıklardaki maden suyu buharından yararlanılarak gerçekleştirilir. Uygulama biçimi, genelde buharın soluma yoluyla içe çekilmesi (inhalasyon) biçimindedir. Tedavi merkezinde sıcak su buharı, tavandaki veya zemindeki buhar delikleri aracılığı ile tedavi odasına iletilir. Sıcak su buharının cilt sorunlarının giderilmesinde de yararlı olduğu belirtilmektedir.

-İçme kürleri
Bazı maden sularından tedavi amaçlı olarak içilerek yararlanılır. Belli zaman aralıklarında belli miktarlarda maden suyunun içilmesi biçiminde uygulanan bu tedavi türüne içme kürü adı verilir.

-Çamur kürü
Bazı bölgelerde yüzeye çıkan maden suyu toprağın ıslanarak çamur halini almasına neden olur. Söz konusu çamur, suyun içindeki erimiş madenlerle doymuş halde bulunur. Çamur kürü, bu çamurun içine yatılması veya çamurun vücudun önerilen yerlerine sürülmesi biçiminde uygulanır. Bu tedavi biçiminde çamurun içinde erimiş olan kimyasal maddeler cildin gözeneklerinden içeriye sızarak hastalıklı dokuların tedavisi yönünde işlev görürler.

-Hidyoterapi
Hidroterapi veya su terapisi, ağrıları hafifletmek ve fiziksel rahatlık sağlamak için suyun (sıcak, soğuk, buhar veya buz halinde) kullanılmasıdır. Su terapötik olarak birçok farklı yolla uygulanabilir. Girdaplı su, jakuziler ve sıcak su havuzu, havuzlar ve hubbard tankları, banyolar, buhar tedavileri ve saunalar, nem kompresi yaygın Hidroterapi türlerindendir.

Balneoterapi toprak, su ve iklim kaynaklı şifalı etkenlerin banyo, içme ve soluma şeklinde, seri halde uygulanmaları ile yapılan, ortam değişimi de sağlayarak, bu yörenin iklim ve biyolojik ortamının da etkisi altında ve kür tarzında gerçekleştirilen tedavi yöntemidir.

http://www.eguzelmis.com

Sağlık ve Güzelliğin “e” hali

Yorum bırakın